Ana Sayfa/Sahaf/HARİTA/Anadolu – Osmanlı/Hartmann SCHEDELİstanbul’un ilk haritası (1493)

Hartmann SCHEDEL
İstanbul’un ilk haritası (1493)

İstanbul’un basılı ilk haritası… (*)

Güngörmez Kilisesi (**)

  • Hartmann Schedel (1440-1514)
  • Liber Chronicarum / Nürnberg Kroniği (Dünya Tarihi), 1493 (***)
  • Ağaç baskı, 342 x 304 mm.
  • Fanila kağıt baskısı
  • Çok nadir (****)

(*) Başlığa dair temel bilgiler:

  • Müzayedeye sunduğumuz gravür haritayı, perspektif – plan olarak da tanımlayabilirdik. Ancak genel anlayışına uyarak “harita” adlandırmasını tercih ediyoruz.
  • Bilinen ilk İstanbul haritası aslında Floransalı din adamı Christoforo Buondelmonte’ye aittir. Harita, 1422 yılında hazırladığı yazma atlasta yer alır. (Urbis Constantinopolitanae … Biblioteca Apostolica Vaticana, env. no.: Vat. Cod. Urb. Lat. 458)
  • Buondelmonte’nin planı yazma olduğu için Hartman Schedel’in gravürünü İstanbul’un (Konstantinopolis’in) basılı ilk haritası kabul ediyoruz.
  • Harita, 1500’lü yıllardan öncesine ait olması sebebiyle “incunabula” yani beşik baskıdır.

(*) The first published map of İstanbul —————–

  • The Liber Chronicarum by Hartmann Schedel printed in Nuremberg by Anton Koberger in 1493, or Nuremberg Chronicle as it is generally called, is one of the most important German incunables and the most extensively illustrated book of the 15th century.
  • The map is recorded as having been printed in 1493 but actually represents Byzantine Constantinople prior to the Ottoman conquest.
  • There are only five maps in The Schedel’s book that concentrate on Istanbul and the Bosphorus. The illustration of lightening striking the Güngörmez Church is the distinguished and themed one.

(**) Haritaya dair detay bilgiler ————————

  • Folyo 257 recto numaralı Güngörmez Kilisesi haritası, tematik vasfı itibariyle dünyadaki ilklerden biri sayılıyor. Haritada, Güngörmez Kilisesi’ne düşen yıldırım anlatılıyor.
  • İstanbul, 1490 yılında büyük bir kasırga felaketi yaşar. Şiddetli fırtınadan sonra yıldırımlar düşer, yağmurlar sel olur. Yıldırımlardan biri Güngörmez Kilisesi’ne isabet eder ve çıkan yangında üç bin insan ölür, dört mahalle (800 hane) harabeye döner. Hüseyin Ayvansarayi (Hadîkatü’l-cevâmi‘de) Kabataş Camii’nden bahsederken, (fetih sonrası) baruthâne olarak kullanılan kilisenin havaya uçan kubbe parçalarından birinin denize düştüğünü, bu nedenle bölgeye “Kabataş” denildiği rivayetini aktarır. (TDV İslam Ansiklopedisi, 1992, İstanbul, 5. cilt, sy. 94 – 96)
  • 1490 yılındaki kasırgada, Ayasofya’nın (lat. S. Sophia, Hagia Sophia) güneyindeki Iustinianos sütunu yıkılır. Iustinianos sütunu dikkate alınırsa; Ayasofya’nın güney doğudan betimlendiği anlaşılmaktadır. Bizans kaynaklarına bakılırsa kilise Alypios Manastırı yakınlarında yer almaktaydı (Berger ve Bardill, 1998, sy. 18). Hagia Sophia Kilisesi’nin solunda Iohannes Prodromos (tr. Vaftizci Yahya) Kilisesi görülür. Kilisenin üstünde Latince bir kısaltma ile “Joh[ann]is bapt[is]te” kelimeleri okunur. Bu yapı Diipion’daki aslen Iohannes Theologos’a (tr. İncilci Yahya) adanan kilisedir.
  • Bu binanın solunda hippodromos’un sphendone’si kalıntı halinde yer alır. İki obelisk sphendone’nin sağına yerleştirilmiştir. Kalıntıların hemen altında Latince olarak “Destruct[i]o antiqua” (tr. yıkılmış eski bina) yazmaktadır. Biraz daha aşağı ilerlendiğinde kubbeli sade bir bina kalıntısı vardır ki; bu yapı Berger ve Bardill’e göre muhtemelen I. Basileios dönemi (867-886) Nea Ekklesia ile ilişkilendirilen ve Osmanlılar tarafından kullanılmış olan Güngörmez Kilisesi’dir.
  • Hagia Sophia’nın sağ tarafında kubbesi görünen bina Hagia Eirene Kilisesi’dir. Ne var ki kilisenin üstünde Latince olarak “S. joh[ann]es Crisostoma” (yu. Iohannes Khrisostomos) yazılıdır.
  • Bu yapıdan sağa doğru ilerlendiğinde Topkapı Sarayı’nı simgeleyen bir yapı grubu göze çarpar ve bu yapıların üstünde Latince olarak “Domus mag[ni] turci” (Büyük/Muhteşem Türk Sarayı) yazmaktadır. Bu yapıların çevrelediği güneye uzanan alanda Latince “Viridarium” (tr. bahçe) kelimesi okunur ve şüphesiz birkaç ağaçla zenginleştirilmiş bu yeşil alan Topkapı Sarayı’nın bahçesini temsil etmektedir.
  • Bahçeden güneye, tasvirin sağ köşesine gelindiğinde sur içinde kubbesi ve kubbenin tepesindeki aydınlatma kubbesi görünen yapı Mangana ile Kynegion arasında bulunan Manganalı Georgios Manastırı’dır. Yapının üstündeki Latince kitabede “S. geor[g]ius” kelimeleri okunmaktadır. Tasvirin merkezinde, tasvirde geniş bir yer kaplayan ve Latince “Stabula cameloru[m] / Stabula equoru[m]” kitabelerinin göze çarptığı yapı Seraglio’ya ait -en büyüğü- deve ve atların tutulduğu sonradan Ahırkapı olarak adlandırılan yeri simgeler.
  • Ahırkapı’nın solunda, (daha önde) benzerlerini Selçuklu hanlarında görebileceğimiz köşk mescitleri andıran yapı görülmektedir. Burada herhangi bir kitabe bulunmamaktadır. Bu ilginç binanın solunda ise birbirine iliştirilmiş ve sur içinde gösterilen kayıkhane göze çarpar. Bunlar Kumkapı cephaneliğine aittir ve Sophia Limanı’nda yer alan kayıkhaneleri temsil etmektedirler. Gravürün ön kısımda bir kadırga ve filika betimlenmiştir.

Schedel – Liber Chronicarum kitabının 1493 tarihli latince baskısından dört nüsha Cambridge Üniversitesi Kütüphanesinde tutulmaktadır. Yukarıdaki nüsha elle renklendirilmiş olan baskıdır.

(***) Schedel’in kitabı 1400’lü yıllarda basılan en sofistike kitaplardan biridir.

  • Nürnbergli Alman fizikçi ve tarihçi Hartmann Schedel, Orta Çağ ve Rönesans’ın yazılı kaynaklarına dayalı ve Latince olarak kaleme alınan Nürnberg Kronikleri, 1493 yılının Haziran ayında bitirir. Baskıyı dönemin en ünlü baskı ustası ve kitap satıcısı Anthonien Koberger (circa 1440/45-1513) yapar.
  • Wilhelm Pleydenwurff (1450-1494) eserin metnini görsel olarak destekleyecek ahşap baskılarını hazırlar.
  • İlk olarak Latince -Antiqua Rotunda karakterde- yayımlanan eser, Georg Alt tarafından Almanca’ya tercüme edilerek Aralık 1493’te yeniden yayımlanır.
  • Eserin ilk iki edisyonunun yayımlanmasının üç yıl sonra tıpkıbasım uzmanı ve yayıncı Johann Schönsperger (circa 1455-1521 öncesi) eserin Almanca olarak, aynı metin ve aynı sayıda ahşap baskı tekniğindeki resim içeriği ile birebir kopyasını Augsburg’da yayımlar.
  • 1496 yılındaki söz konusu korsan kopyanın satışlarının iyi gitmesinin ardından 1500’de Schönsperger eserin ikinci Almanca edisyonunu piyasaya sürer. Başlık metni bulunmayan eser araştırmacılar tarafından Liber Chronicarum (tr. Kronikler Kitabı) olarak adlandırılmıştır. Eserin bir diğer başlıkla Nürnberg Kroniği olarak adlandırılmasının nedeni ise basım yerinin Nürnberg olmasından kaynaklanmaktadır. Alman araştırmacılar eseri Die Schedelshe Weltchronik (tr. Schedel’in Dünya Tarihi) olarak adlandırmayı tercih etmişlerdir. Eserin günümüze ulaşan kopyaları çeşitli müze ve kütüphanelerin koleksiyonlarında yer almaktadır.

(****) Schedel’in İstanbul haritaları dünyada nadiren satışa çıkmakta ve el değiştirmektedir. Müzayedeye sunduğumuz haritanın, 1493 orijinal Almanca baskıdan çıktığını tahmin ediyoruz.

Ref: Temel bilgiler itibariyle; İlkgül Kaya Zenbilci, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi ANARSAN Sempozyumu Özel Sayısı, Ekim 2018, cilt 11, sayı 2 , ss. 1107-1135.

Açıklama

Hartmann Schedel’in “Dünya Tarihi” (lat. Liber Chronicarum) ya da “Nürnberg Kroniği” olarak bilinen eserinde kuşbakışıyla tasvir edilmiş İstanbul (Konstantinopolis) panoramaları mevcuttur. Eserde 643 farklı ahşap baskı kalıbı ile yapılmış 1804 tasvir yer alır. İstanbul panoramaları Folyo 129 verso, 130 recto, 249 recto, 257 recto ve 274 recto üzerinde bulunmaktadır.

————————————

Hartmann Schedel’s World History  was written on order in Latin and published in 1493. In the same year a German translation was published, as well. The engravings the book contains reflects many cities of the known world. Some of the most spectacular engravings depict Istanbul. On the other hand, the interest shown to Istanbul among the 1800 engravings was limited and few studies were conducted on these views. The number of those published in Turkish is particularly limited. Liber Chronicarum is a very early and important visual source for Istanbul. It is even more important in terms of reflecting the information from different sources about Istanbul in different compositions. Although these views have been examined and interpreted by various researchers, every research can add new information and correct some of the errors previous studied contained. In the 527th year of it publication, it is clear that Schedel’s World History is still able to contribute to our knowledge.

Title

Go to Top